İçindekiler
Park Güell’in Hikayesi
Park Güell’in hikayesi, aslında düşündüğünüzden çok daha ilginç bir başlangıca sahip. 1900’lerin başında, dönemin en başarılı Katalan sanayicilerinden Eusebi Güell, İngiltere seyahatlerinde gördüğü bahçe-şehir konseptinden oldukça etkilenmişti. Bu konsept, endüstrileşmenin getirdiği kent sorunlarına bir çözüm olarak ortaya çıkmış, şehir yaşamı ile kırsal yaşamın avantajlarını birleştiren bir yaklaşımdı.
Güell, Barcelona’nın Carmel Tepesi’nde bulunan yaklaşık 15 hektarlık bu araziyi satın aldığında, kafasında çok net bir vizyon vardı. Dönemin seçkin ailelerinin yaşayacağı, doğayla iç içe, lüks bir yerleşim bölgesi hayal ediyordu. Bu hayalini gerçeğe dönüştürmek için de dönemin en yenilikçi mimarlarından, aynı zamanda yakın dostu olan Antoni Gaudí’ye başvurdu.
Gaudí ve Güell’in dostluğu, Barselona’nın kültürel mirasına damga vuran pek çok projeye imza atmıştı. Güell, Gaudí’nin sıra dışı vizyonuna ve yaratıcılığına güveniyordu, o da bu güveni boşa çıkarmadı ve ortaya bambaşka bir proje çıkardı. Modernist mimari ile doğal formları ustaca birleştiren, dönemin alışılmış yapılaşma anlayışının çok ötesinde bir tasarım ortaya koydu.
Park Güell’in İlginç Tarihi ve Dönüşümü
Güell’in hayali, varlıklı ailelerin yaşayacağı 60 villalık bir siteydi. Ancak proje umduğu ilgiyi görmedi. Arazinin konumu şehir merkezinden uzaktı ve ulaşım zordu. Sonuç olarak sadece iki ev inşa edilebildi – biri Gaudí’nin kendisi için yaptığı ve şu anda müze olan pembe ev.
1914’te proje tamamen durdu ve park, 1922’de belediye tarafından satın alınarak halka açık bir parka dönüştürüldü. Belki de bu “başarısızlık” sayesinde bugün Barcelona’nın en etkileyici kamusal alanlarından birine sahibiz.
Park Güell’in en dikkat çekici özelliği, doğal formlarla mimarin tasarımın bir arada kullanılması. Gaudí’nin, düz çizgilerden kaçınan ve doğadaki organik formları tercih ettiği Park Guell’de, sütunlar ağaç gövdelerini andırıyor, yollar ise yeraltındaki mağaraları.
Parkın Bölümleri ve Görülmesi Gereken Noktalar
Ana girişteki ejderha merdivenler, parkın simgesi haline gelmiş durumda. Bu merdivenlerin başında Barcelona’nın sembollerinden biri olan renkli kertenkele heykeli bulunuyor. Merdivenlerden çıkınca karşınıza çıkan Hipostil Salonu, aslında planlanmış pazaryerinin temeli olarak tasarlanmıştı.
Salonun üzerindeki Yunan Tiyatrosu olarak da bilinen Plaza de la Naturaleza, muhteşem bir seyir terasıa sahip. Buradan Barcelona manzarasını izleyebilir, parkın meşhur dalgalı bankında dinlenebilirsiniz.
Park Güell Ziyareti İçin Pratik Bilgiler
Park Güell’e giriş ücretli ve rezervasyon sistemi var, özellikle yoğun sezonda biletlerinizi önceden almanızı öneririm. Parkın iki bölümü var: ücretli anıtsal bölge ve ücretsiz genel park alanı. Anıtsal bölge için sabah erken saatleri veya akşamüstünü tercih etmek, kalabalıktan kaçınmak için iyi bir fikir.
Park Güell’e Ulaşım
Metro ile Vallcarca veya Lesseps istasyonlarını kullanabilirsiniz, ancak her iki durumda da biraz yürümeniz gerekecek. Parkın tepede olması nedeniyle yürüyüş yokuş yukarı, bu nedenle rahat ayakkabılar şart.
İlkbahar ve sonbahar, park ziyareti için ideal mevsimler, yazın öğlen saatlerinde hava oldukça sıcak olabiliyor ve gölgelik alanlar sınırlı. Kış aylarında ise Barcelona’nın ılıman iklimi sayesinde rahat bir ziyaret yapabilirsiniz.
Park Güell Fotoğraf Çekim Noktaları
Plaza de la Naturaleza’dan şehir manzarası, renkli kertenkele heykeli ve dalgalı bank en popüler fotoğraf noktaları. Ancak parkın az bilinen köşelerinde de etkileyici kareler yakalayabilirsiniz. Özellikle taş sütunlu yürüyüş yolları ve gizli mağara benzeri geçitler ilginç fotoğraflar için ideal.
Bu güzel parkı gezerken, bir mimar ve bir hayalperestin vizyonunun nasıl zamana meydan okuyan bir sanat eserine dönüştüğünü göreceksiniz. Başarısız bir konut projesi, belki de Barcelona’nın en değerli kültürel miraslarından birine dönüşmüş durumda.
Park Güell
İnternet Sitesi
https://parkguell.barcelona
Ziyaret Saatleri
Hafta içi: 09:30 / 17:30
Hafta sonu: 09:30 / 17:30
Adres
Gràcia, 08024 Barcelona